Ocak 30, 2016


Talep etmiyorum. Dile getirdiğim her şeyin, öz saygımı parça parça çürüttüğünün bilincindeyim. Lakin başka türlüsü de olmuyor... Sessizliğin sızdırması yok. Aynalarını dolduran bir odadan başka hiçbir şey değilim.
Kendimi beğendiklerime iliştiriyorum. Bir parça samimiyete, huzura, sıkıntıya anlamlar yüklüyorum//bir parça samimiyetle, huzurla, sıkıntıyla anlamları besliyorum. Bana sorarsan bütün nesnelerin ve insanların bende ayrı şarkıları var. Ruhumun gördüğü an yazmaya başladığı şeylerdir bunlar. Camdan dışarıya bakarken, bir yerden bir yere yetişirken gördüğüm insanlardan sonra, evimde veya herhangi bir yerde yalnız kaldığımda; işte bu özlük zamanlarında dış dünya ruhuma işlemelerini yapması için izin veriyor. İşin aslında her birden ve her şeyden, herkese zamanım kalıyor.
Bütün oluşların içeride, inimde olduğunu hatırlamalı. Karanlıktan güneşe çıkınca bile şaşırır insan. Özlük zamanlarımın ne denli içre olduğunu kendime devamlı hatırlatmalıyım. Kafamdan alınıp dışarı atılınca zorlanıyorum çünkü.
Çaresi yok tamam, çare arayan da yok ki! Kendimin bilincindeyim... Kendimin olabildiğince kendimdeyim. Bilincindelik, bir yanıyla benimseyiş değil mi?